
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen 7.Uluslararası İletişim Günleri Dijital Çağda İletişim Eğitimi Sempozyumu, pandemi nedeniyle alınan önlemler kapsamında çevrimiçi olarak düzenlendi. sempozyuma İngiltere’deki Central Lancashire University’den Prof. Dr. Erik Knudsen, Bournemouth University’den Doç. Dr. Salvatore Scifo, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu davetli konuşmacı olarak katıldı.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör, içerisinde bulunduğumuz pandemi koşulları nedeniyle dijital dünyanın artık hayatımızın her alanında yer aldığını söyledi. Dijital eğitim sempozyumunu düzenlemek istedikleri dönemde pandemiyi beklemediklerini kaydeden Güngör, “Birkaç ay içesinde kendimizi pandeminin içerisinde bulduk. Bir anda online eğitime geçtiğimizde dijital çağın evrimsel değil, tam anlamıyla devrimsel olarak geldiğini gördük. Bir anda hayatımızın içine dahil oldu. Zaten dahildi, kuşak farklılıklarını konuşuyorduk. Z kuşağından söz ediyorduk. Onların farklılıklarından, tavır ve davranışlarından söz ediyorduk. Dijital teknolojilerin bireyi, insanı toplumu farklılaştırmasından söz ediyorduk. Kültür üzerinde, toplum üzerinde, hayatın her boyutu üzerinde yarattığı etkilerden zaten söz ediyorduk.
Ancak bir anda hayatın ortasına öyle bir dalış yaptı ki biz eğitimden ev içindeki hayata kadar bütün hayat tarzımızı bir anda dijital teknolojiye göre formatlamaya ve değiştirmeye başladık. Çok daha güçlü anladık ki dijital çağın içerisindeyiz ve dijital teknolojiler bizi etkiliyor” diye konuştu.
İletişim eğitimi veren kurumlar olarak dijital çağın dokunuşlarını çok daha fazla hissettiklerini ve iletişim eğitiminde de değişimin kaçınılmaz olduğunu belirten Prof. Dr. Nazife Güngör, “İletişim sektörüne öncelikle meslek insan yetiştiriyoruz. Medya sektörünün hızla evrilişine tanık oluyoruz. Bizim öğrencilik dönemimizde geleneksel basın vardı. Matbaalardan söz ediyorduk. Matbaaların çalışma biçimlerini izliyorduk bugün geldiğimiz noktada onlardan eser kalmadı. Fotoğraf basımı için karanlık odalardan söz ediyorduk artık sanal dünyanın hakim olduğu bir medya sektörüyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla çalışma şekli değişince, mesleğin yapılış şekli değişince, o zaman o sektöre yetişecek elemanı yetiştirme tarzının da bu işin eğitimini veren kurumlarda da hızla değişmesi gerekiyor” dedi.
Teknolojiyi iyi kullanmak için ihtiyaçlar iyi belirlenmeli

“Madem ki iletişimin formları değişiyor o zaman iletişimin eğitim tarzını da değiştirmek gerekiyor” diyen Prof. Dr. Nazife Güngör, “O zaman iletişim eğitiminde de hızla değişikliklere ihtiyaç var. İletişim fakültesi müfredatlarının değiştirilmesi, eğitim kadrolarının yönlendirilmesi, dijital teknolojiyle iletişim eğitim biçiminin baştan aşağı değişmesine ihtiyaç var. Dünyada da ülkemizde de bu değişim yaşanıyor. Ancak bu değişimin anlamlı bir şekilde programlanması bütün dinamikleri ve boyutuyla ele alınıp akılcı bir biçimde doğru bir şekilde bu sürece uyumlanabilmesi için iletişim eğitimini veren kurumların bu platformlarda tartışılması gerekiyor. Bu bilimsel kongre ve sempozyumlarla bu tür platformlarda neler yapılacağının konuşulması ve tartışılması gerekiyor. Eğer biz bu ihtiyaçları iyi saptamazsak eğer teknolojinin gidişatını saptamazsak ve ona göre eğitime yön vermezsek o zaman birey olarak toplum olarak teknolojinin öznesi değil, kendimizin icat ettiği geliştirdiği teknolojinin nesnesi haline geliriz. Teknoloji bize hükmeder. Teknolojinin altında dünya ve insanlık ezilir. Dolayısıyla insanın kendi üretimi olan teknolojiyi kendi yararları doğrultusunda kullanabilmesi için eğitim programlarının doğru dürüst yapılması lazım” dedi.
Prof. Dr. Zelka: “Pandemi döneminde 500 bin dolarlık ek yatırım yaptık”

Üsküdar Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Zelka, her zamankinden daha hızlı değişen dünyada dijital dönüşümün günümüzün en dikkat çekici konularından biri olduğunu söyledi. 90’lı yıllardan itibaren gerçekleştirilmeye çalışılan dijitalleşme için dünyada 2019 yılında yapılan harcamaların toplamı 1.25 trilyon dolar iken 2020 yılında 2.2 trilyon dolara çıkmasının beklendiğini kaydeden Prof. Dr. Mehmet Zelka, “Bu rakamlar dijitalleşmenin öneminin ciddi bir göstergesi olarak ifade edilebilir. Bununla birlikte yaşanmakta olan pandemi süreci dijitalleşmenin hayatımızda ne kadar müthiş bir etkiye sahip olduğunu gösterdi. Bu sürecin başlangıcında biz Üsküdar Üniversitesi olarak alt yapımızın müsait olmasına rağmen daha iyi bir şekilde süreci yürütebilmek için 500 bin dolarlık ek yatırım yapma ihtiyacı hissettik. Üniversitemizin bu alanda değişken giderlerimiz yılda 1 milyon dolar seviyesinde gerçekleşmektedir” dedi. Üç gün sürecek kapsamlı bilimsel etkinlikte 190 konuşmacının yer alacağı 35 oturum gerçekleşeceğini belirten Prof. Dr. Mehmet Zelka, sempozyumun kapsamlı ve iletişim açısından zengin içerikte bir sempozyum olduğunu sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu: “İçerik üretmenin özünde hikaye var”

Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu, “Hikaye anlatma gerçekten çok önemli bir konu. İçerik üretmenin özünde de hikaye anlatma var. Hikaye anlatma teknolojilerinin çağımızdaki radikal dönüşümü ile sadece hikaye içerikleri değil ama aynı zamanda hikayeleri anlatan zihinsel yapılanmalarda da bir dönüşüm olabileceğinin dikkate alınması gerekiyor. Kendisini gelecekte iletişim eğitimin içinde görenler, özellikle gençler iletişim eğitimin önümüzdeki yıllarda neye evrileceğini düşünüyorlardır. 30 yılı aşkın bir süredir iletişim eğitiminin içerisinde olan biri olarak bu kadar hızla değişen bir dünyada özellikle dijital transformasyon dünyasında vereceğimiz eğitimin geleceği ne olmalı diye çok düşünüyorum. Tabii ki 30 küsur yılın avantajıyla geçmişe bakma şansım da oluyor. Nelerin yapıldığını, nelerin yapılmadığını, nelerin yapılamadığını görme fırsatım da oluyor” dedi.
Prof. Dr. Halil Nalçaoğlu: “İletişim eğitimi yol ayrımında”
Son 2 yıldır başkanlığını üstlendiği İletişim Eğitimi Değerlendirme ve Akreditasyon Kurulu deneyiminin kendisine Türkiye’de bugünkü iletişim eğitiminin yapısı hakkında güçlü bir fikir verdiğini söyleyen Nalçaoğlu, “Bütün bu perspektif içinde bugün bir iletişim eğitimcisi olarak açıkçası bir yol ayrımında olduğumuzu düşünüyorum. Bu yol ayrımı şöyle bir şey; ya her şeyi olduğu gibi bırakacağız ve hayatın bizi sürüklediği yere doğru olağan akışında gideceğiz, ya da stratejik bir karar alıp vermeye devam ettiğimiz eğitim hakkında kapsamlı bir değerlendirme yapacağız ve bu eğitime yeni bir yön vermek için çaba sarf edeceğiz. Benim idari deneyimim de mevcut kalıpları ve yapıları dönüştürme çabası ile geçti” diye konuştu.
Doç Dr. Salvatore Scifo: “’Pandemide çevrimiçi dersler önem kazandı”
Bournemouth Üniversitesi’nden Doç Dr. Salvatore Scifo ise “medya iletişiminde gündemde olan kavram ve konseptleri ele aldı. Pandemide dijital eğitimin ve çevrimiçi derslerin önem kazandığını ve bu paylaşımların sadece öğrenciler tarafından değil toplumun belli bir kesimi tarafından hatta dünyanın farklı yerlerinden de takip edilebildiğini belirten Doç. Dr. Salvatore Scifo, eğitimin daha geniş kitlelere ulaşabildiğini örneklerle aktardı.

Doç Dr. Salvatore Scifo: “’Pandemi Sonrası Üniversite’ kavramı ortaya çıktı”
Doç Dr. Salvatore Scifo, şunları söyledi: “Pandemi sayesinde insanların neler yaşadığını videolar, çevrimiçi mesajlar, karikatürlerle daha çabuk öğrenme imkânına sahip olduk. Bu sayede de müfredat da değişti ve zenginleşti. Ayrıca bu sayede insanların iletişim ağları gelişti, daha farklı uzmanlara, konuşmacılara küresel bir ağ üzerinden ulaşabildiler. Ekran üzerinden yapılan bu eğitimler, zihniyet değişikliği sağladı ve bir sınıf, kampüs mantığını unutarak öğrenme tasarımının ortak paylaşımı daha da önem kazandı. Dinamik uygulamalar ve karşılıklı paylaşımlarla eğitimde yeni bir sistem tasarımı gerçekleşti. Bu da Pandemi Sonrası Üniversite kavramını ortaya çıkardı. Bu kavram kimseyi geride bırakmama hedefine ulaşmak için dijital ortamda, eşitsizliklerin ve yetersizliklerin o kadar da güçlü olmadıklarını ortaya koydu. “Ayrıştırma, Demokratikleştir ve Çeşitlendir- (Decolonize, Democratize-Diversify)” amaçlarının meydana getirdiği 3D pedogojisi ve Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile küresel bilgi ağlarını ve açık bilgi depolarını üniversitelerde ve dışında da bu sayede tekrardan tasarlama imkânı bulunuyor ve öğrenme ortamlarını çeşitlendirme fırsatı var.”
Prof. Dr. Erik Knudsen: “Hikaye anlatıcılığı ile insanlara yardımcı olabiliriz”

İngiltere Central Lancashire Üniversitesi Kültür ve Yaratıcı Endüstriler Fakültesi Medya Uygulamaları Profesörü ve Araştırma Fakültesi Direktörü Prof. Dr. Erik Knudsen, “Yaptığınız filmde elbette dilin önemi çok büyük. Ben buna film anlatımcılığında katılımcı his diyorum. Histen duygudan geçerek hikayelerimizi anlatıyoruz. Klasik öyküler artık bu duyguları anlatmıyor. Hikaye anlatıcı yapının önemi çok daha büyük. Bunu katılımcı duygularla bezemek gerekiyor. Ait olmak, özlemek ya da sevmek gibi. Bir noktada hikaye anlatıcılığı insanların iyileşmesi için çok büyük rol oynayabilir. Bir hikaye anlatıcısı olarak kendi ifade sesinizi nasıl bulacaksınız?
Film yapımcılığı sadece bir eğlence aracı, değil aynen yazılı dünya gibi bir değişme içinde kullanılabilir daha iyi bir dünya için yardımcı olabilir” dedi.